YOLDAŞIMIZ ERDEM BALİMUHAÇ'I KAYBETTİK
SEVGİLİ ERDEM BALİMUHAÇ’I
40 YILLIK DOSTUMUZ, YOL ARKADAŞIMIZ, ABİMİZİ KAYBETTİK.
BAŞTA SEVGİLİ EŞİ ŞERİFE VE OĞLU HAKAN OLMAK ÜZERE TORUNLARININ, DİĞER YAKINLARININ, SOSYAL DEMOKRAT YOLARKADAŞLARI VE DİĞER DOTLARININ BAŞI SAĞ OLSUN!
70’li yılların başından itibaren ERDEM BALİMUHAÇ’IN DA içinde yer aldığı onlarca arkadaşla birlikte Berlin’de yola çıktık. Türkiye Halkçı Devrimci Birliği (HDB)’nin kurulmasından sonra Avrupa düzeyinde HDF‘nin (Sosyal demokrat Halk Dernekleri Federasyonu-Avrupa), yani o zamanki adıyla TÜRKİYE HALKÇI DEVRİMCİ FEDERASYONU AVRUPA’NIN kuruluş çalışmalarını sürdürdük. 29 Ekim 1977’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günde 400 civarında delegenin katıldığı kurultayda HDF’Yİ kurduk.
Türkiye’de BÜLENT ECEVİT önderliğinde CUMHURİYET HALK PARTİSİ PROGRAMINA, Sosyal Demokrasinin Evrensel İlkeleri de eklenerek gelişen ve değişen Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılması için savaşım veriliyordu. Bizler de başta Almanya olmak üzere Avrupa’daki Türkiye kökenli emekçilerimizin çalıştıkları ülkelerde BİR YANDAN Sosyal Demokrat Dünya Görüşünün yaygınlaşması için uğraş verirken, DİĞER YANDAN DA bu dünya görüşü doğrultusunda AVRUPALI EMEKÇİLERİMİZİN YAŞADIKLARI ÜLKELERDEKİ SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNE KATKIDA BULUNMAYA ÇALIŞTIK.
SEVGİLİ ERDEM ABİ,
Sen her zaman bu mücadeleye yılmadan yorulmadan omuz verdin.
1975’lerde Federal Almanya’da İşyeri Teşkilat Yasası yürürlüğe girince, sen göçmen kökenli bir emekçi olarak Mercedes’te ilk işyeri temsilcileri arasında savaşımına devam ettin.
Çok az sayıda velinin çocuklarının devam ettiği okullarda haklarının ne olduğunu bildikleri bir DÖNEMDE SEN SINIF VELİ TEMSİLCİSİ SEÇİLEREK ÇOCUKLARIMIZIN OKULLARDA DIŞLANMADAN EĞİTİM GÖRMESİ İÇİN UĞRAŞTIN.
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra Almanya’daki insanlarımızın çok büyük bir bölümünün Almanya’da kalıcı olacaklarını kavrayan ve Almanya’daki sorunlarımızın çözümü için daha fazla ağırlık verilmesini isteyen öncülerin arasında yer aldın. Bunun için 1985 yılında Berlin’de kurulan BERLİN TÜRK VELİLER BİRLİĞİ’NİN KURUCULARI ARASINDA YER ALDIN. Charlottenburg ve Wilmersdorf ilçelerinde çocukları okula devam eden velileri örgütleyerek, hak ve yükümlerinin neler olduğu konusunda bilgilendirme çalışmalarını sürdürdün.
Bu çalışmaların onlarca yıl kesintisiz hatta emekli olduktan sonra da devam etti.
Emekli olduktan sonra yılın yarısını Berlin’de yarısını da Antalya’da geçirmeye başlamıştın. Sevgili eşin, sevgili arkadaşımız ŞERİFE DE emekli olunca Antalya’daki yaşamınız daha da güzelleşmişti. Biz de kısmen Antalya’da yaşamaya başlayınca arada bir buluşmaya çalıştık sizlerle.
Hele dostlarla birlikte KONYAALTI KUMSALINDA DÜZENLENEN MÜZİKLİ DOLUNAY ŞİİR AKŞAM VE GECELERİNDE YILDIZLARA VE DOLUNAYA DİNLETTİĞİMİZ SEVDA, AŞK, BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK TÜRKÜ, ŞARKI VE ŞİİRLERİNİ HİÇ UNUTAMAM.
Sağlık sorunlarının seni sık sık rahatsız ettiğini senden dinliyorduk. Ama sen onlardan çok Türkiye’deki son yıllardaki gelişmelerden rahatsız olduğunu ve ülkeyi “dinci bir dikta rejimine doğru götürenlere karşı mücadeleden” de geri kalmıyordun.
Bu çalışmaları ve mücadeleyi yaparken hep hoş görülü ve güler yüzlü oldun. Karşıt düşüncede olan insanlarla, onları kırmadan, ötekileştirmeden bildiklerini paylaşmaya çalıştın. SEVGİLİ ERDEM ABİ, Senin adına yakışan bu özelliklerinden öyle sanıyorum ki, yalnız ben değil, aynı zamanda tüm yol arkadaşlarımız, dostlarımız ve senin ilişkide bulunduğun herkes etkilenmiştir.
SEVGİLİ ERDEM, NE YAZIK Kİ, NE TIP NE DE HİÇ KİMSE ENİNDE SONUNDA GİDECEĞİMİZ YERE VARMAMIZI ÖNLEYEMİYOR. TIPKI SENİN DE BİZİ BIRAKIP GİTTİĞİN GİBİ, BİZ DE BİRİLERİNİ GERİDE BIRAKIP SENİN GİTTİĞİN YERE GİTMEK ZORUNDA KALIP, ORADA EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ, EMEĞİN ÜSTÜNLÜĞÜ VE LAİKLİK UĞRAŞIMIZA DEVAM EDECEĞİZ.
BAŞTA SEVGİLİ ŞERİFE ARKADAŞIMIZ VE OĞLUN HAKAN OLMAK ÜZERE TORUNLARINA, DİĞER YAKINLARINA, SOSYAL DEMOKRAT YOLARKAŞLARINA VE DİĞER DOSTLARA BAŞ SAĞLIĞI DİLİYORUZ.
IŞIKLAR İÇİNDE UYU SEVGİLİ ERDEM ABİ!
DR. ERTEKİN ÖZCAN
(HDF KURUCU GENEL BAŞKANI)
21 MART ULUSLARARASI IRKÇILIKLA MÜCADELE GÜNÜ
21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika’da „eşit haklar ve ırkçılıkla mücadele“ talep eden siyahların kanlı bir şekilde bastırılması nedeniyle bu insanlık dışı dünya görüşünü kınamak için Birleşmiş Milletler 1966 yılında 21 Mart gününü „Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü“ ilan etti.
Irkçılık bugün de gündemde. Kimi olumsuz özellikleri belirli milliyetlere ve toplumsal gruplara indirgeyen, böylece kendi milliyetini veya grubunu diğerlerinden üstün göstermeye çalışan anlayışları bugün özellikle bir çok Avrupa ülkesinde ve Almanya’da yoğun bir biçimde görüyoruz.
Irkçı anlayış kimi zaman Türk düşmanlığı, kimi zaman ise müslüman düşmanlığı, yahudi düşmanlığı, yabancı düşmanlığı kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Son aylarda ise mülteci karşıtlığı ırkçıların düşman resmi oldu. Gelişmeler artık açık seçik gözler önünde. Bu biz göçmenlere yeni görevler yüklüyor.
- Göçmenler olarak ırkçılık karşıtı mücadelede aktif yer almalıyız;
- Sendikalara, siyasi partilere ve toplumsal kuruluşlara ırkçılık karşısında açık tavır almaları için baskı yapmalıyız;
- Göçmen politikası tartışmalarındaki kimi olumsuz konular ile bizi politik rehin almalarına olanak vermemeliyiz.
Göçmen kökenli bazı kişilerin yaptıkları olumsuzluklar bilinçli bir şekilde tüm gruba mal ediliyor, onların dışlanması meşru hale getirilmek isteniyor, göçmenlere eşit haklar vermemek için gerekçe gösteriliyor.
Irkçılık ve ırkçılığa dayalı siyasetler aynı zamanda demokrasilerin de temel düşmanıdırlar.
HDB, ırkçılıkla mücadele için aşağıdaki önlemlerin alınmasını talep etmektedir:
*Irkçı, aşırı sağcı ve faşist partiler yasaklanmalı, yöneticileri derhal cezalandırılmalıdır. Irkçı saldırganlara karşı cezalar ağırlaştırılmalı, yargılanmaları en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
*İşyerlerinde ve kamuya açık yerlede ırkçı ve yabancı düşmanı propoganda ve eylem yapanların işyeri ve iş güvencelerini sınırlayacak ve buralardan sağlanan sosyal hakları kısıtlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
*Medya kurumlarının göçmenlerle ilgili tek yanlı, taraflı haber vermelerine, yerine göre ise kimi haberleri hiç vermeme uygulamalarına karşı yayınları izleyecek bir “medya gözlemleme komitesi” içinde göçmenler de yer alacak şekilde kurulmalıdır.
*Irkçılıkla mücadelenin kalıcı bir şekilde sürdürülmesi için halkı bilgilendirici ve bilinçlendirici çalışmalara ağırlık verilmeli, bu alanda çalışma yapan kuruluşlara politik ve mali destek verilmelidir.
*Nefrete dayalı suçlar Ceza Yasası’nda açık bir şekilde tanımlanmalı, bu suçlara caydırıcı cezalar öngörülmelidir.
HDB olarak ırkçılık konusunda tüm demokratları ve özellikle ırkçılığın ana hedefi olan göçmenleri bu konuda duyarlı olmaya, herkesi ırkçılığa karşı ortak mücadele vermeye çağırıyoruz.