21 MART ULUSLARARASI IRKÇILIKLA MÜCADELE GÜNÜ
21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika’da „eşit haklar ve ırkçılıkla mücadele“ talep eden siyahların kanlı bir şekilde bastırılması nedeniyle bu insanlık dışı dünya görüşünü kınamak için Birleşmiş Milletler 1966 yılında 21 Mart gününü „Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Günü“ ilan etti.
Irkçılık bugün de gündemde. Kimi olumsuz özellikleri belirli milliyetlere ve toplumsal gruplara indirgeyen, böylece kendi milliyetini veya grubunu diğerlerinden üstün göstermeye çalışan anlayışları bugün özellikle bir çok Avrupa ülkesinde ve Almanya’da yoğun bir biçimde görüyoruz.
Irkçı anlayış kimi zaman Türk düşmanlığı, kimi zaman ise müslüman düşmanlığı, yahudi düşmanlığı, yabancı düşmanlığı kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Son aylarda ise mülteci karşıtlığı ırkçıların düşman resmi oldu. Gelişmeler artık açık seçik gözler önünde. Bu biz göçmenlere yeni görevler yüklüyor.
- Göçmenler olarak ırkçılık karşıtı mücadelede aktif yer almalıyız;
- Sendikalara, siyasi partilere ve toplumsal kuruluşlara ırkçılık karşısında açık tavır almaları için baskı yapmalıyız;
- Göçmen politikası tartışmalarındaki kimi olumsuz konular ile bizi politik rehin almalarına olanak vermemeliyiz.
Göçmen kökenli bazı kişilerin yaptıkları olumsuzluklar bilinçli bir şekilde tüm gruba mal ediliyor, onların dışlanması meşru hale getirilmek isteniyor, göçmenlere eşit haklar vermemek için gerekçe gösteriliyor.
Irkçılık ve ırkçılığa dayalı siyasetler aynı zamanda demokrasilerin de temel düşmanıdırlar.
HDB, ırkçılıkla mücadele için aşağıdaki önlemlerin alınmasını talep etmektedir:
*Irkçı, aşırı sağcı ve faşist partiler yasaklanmalı, yöneticileri derhal cezalandırılmalıdır. Irkçı saldırganlara karşı cezalar ağırlaştırılmalı, yargılanmaları en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
*İşyerlerinde ve kamuya açık yerlede ırkçı ve yabancı düşmanı propoganda ve eylem yapanların işyeri ve iş güvencelerini sınırlayacak ve buralardan sağlanan sosyal hakları kısıtlayacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
*Medya kurumlarının göçmenlerle ilgili tek yanlı, taraflı haber vermelerine, yerine göre ise kimi haberleri hiç vermeme uygulamalarına karşı yayınları izleyecek bir “medya gözlemleme komitesi” içinde göçmenler de yer alacak şekilde kurulmalıdır.
*Irkçılıkla mücadelenin kalıcı bir şekilde sürdürülmesi için halkı bilgilendirici ve bilinçlendirici çalışmalara ağırlık verilmeli, bu alanda çalışma yapan kuruluşlara politik ve mali destek verilmelidir.
*Nefrete dayalı suçlar Ceza Yasası’nda açık bir şekilde tanımlanmalı, bu suçlara caydırıcı cezalar öngörülmelidir.
HDB olarak ırkçılık konusunda tüm demokratları ve özellikle ırkçılığın ana hedefi olan göçmenleri bu konuda duyarlı olmaya, herkesi ırkçılığa karşı ortak mücadele vermeye çağırıyoruz.
HDB BERLİN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ
HDB BERLİN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ
1973 yılında kurulan Türkiye dışındaki ilk sosyal demokrat kuruluş HDB Berlin, 10 Ocak 2016 aazar günü Genel Kurulunu yaptı. Genel Kurulda HDB’nin son iki yıldaki çalışmaları, Almanya ve Türkiye’deki politik durum değerlendirildi ve yeni bir yönetim kurulu seçildi. Gelecek yıllardaki öncelikli çalışma alanları belirlendi.
HDB Genel Kurulunda, Almanya’da “Göçmenlere toplumsal yaşamın her alanında eşit haklar” ve „her ırkçılık ve her türlü ayrımcılıkla mücadele“ konularındaki çalışmaların ödünsüz sürdürülmesi kararlaştırıldı. “Çifte vatandaşlık”, “Yerel seçimlere katılım hakkı”, “vizenin kaldırılması”, “okullarda Türkçe öğretimi“, “okul ve meslek diplomaların eşitliği”, “kamu işyerlerinde göçmenler ve kota uygulanması”, “eğitimdeki sorunlarının çözümü” alanlarında bugüne kadar yapılan mücadelenin, bundan sonra da sürdürülmesi gerekliliği vurgulandı.
Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadele çalışmalarına ağırlık verilmesi, dernek içindeki çalışma gruplarının güçlendirilmesi, bu konuda Alman kuruluşlarıyla yapılan çalışmaların yoğunlaştırılması kararlaştırıldı. Bu arada sağcı ve dinci kuruluşların bu konuda sadece kendileri etkilenince bir şeyler söylemeleri ve somut hiç bir şey yapmamaları eleştirildi. Irkçılıkla mücadele alanında hiç bir eylemde, etkinlikte yer almadıkları belirtildi.
Avrupa’daki sosyal demokratların üst örgütü HDF - Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu çatısı altındaki çalışmaların bundan sonra da aktif bir şekilde sürdürülerek, kardeş derneklerle dayanışma içinde bulunulması gerekliliği vurgulandı.
Sosyal demokrat bir göçmen örgütü olarak HDB için aynı görüşteki CHP ve SPD ile birlikte çalışmak özel bir önem taşımaktadır. 2015 yılında yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ilk kez genel seçimlere katılma olanağı buldular. Katılım henüz yeterli düzeyde olmasa da bu olumlu bir başlangıç olarak görüldü.
HDB Genel kurulundaki tartışmalarda Türkiye’deki politik durum geniş yer tuttu ve üyeler gelişmelerden duydukları kaygıları dile getirdiler. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her türlü demokratik ve anayasal denetimin dışında otoriter yönetim anlayışını ve Başkan olmak için her türlü kuralı çiğnemekten kaçınmayan yaklaşımı üyeler tarafından sert biçimde eleştirildi. AKP iktidarının Türkiye’yi hem güney komşularıyla savaşın eşiğine getiren hem de Güney Doğu Anadolu’da şehirlerdeki çatışma alanına çeviren anlayışı, artık Türkiye’nin geleceğini ve bütünlüğünü tehdit eder duruma getirmiştir.
Bu nedenle Türkiye’deki sosyal demokratlarla ortak çalışmaları gelecekte yoğunlaştırarak sürdürülmesi istenilen toplantıda, Türkiye’de demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesinden taviz verilmemesi ve siyasette şiddet kullanımına karşı tavır alınması konularının altı çizildi.
Genel Kurulda yapılan seçimlerde Yönetim Kurulu şu şekilde belirlendi:
Başkan: Ahmet İyidirli
Başkan Yardımcısı: Nazmiye Şenyuva
Sayman: Birsen Işık
Yazman: Cenk Celep
Üyeler: Necip Erman, Mario Helwig, Emine Tekçe, Efe Üner
Mali Denetim Kuruluna ise Gül Ataseven-Özen ve Mümtaz Ergün seçildiler.
HDB Yönetim Kurulu